02.07.2013

Rektörler Sinop Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Gelişen Dünyada ve Bölgemizde Gıda Güvenliği ve Güvenirliliği” toplantısında bir araya geldi.

Sağlık için her geçen gün daha da önem kazanan bu konu, Sinop Üniversitesi Ahmet Muhip Dıranas Uygulama Oteli'nde gerçekleştirilen bir oturum ile ele alındı.

Sinop Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep BİRCAN’ın ev sahipliğinde yapılan toplantıya Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat MİRMAHMUTOĞULLARI, Ahi Evran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kudret SAYLAM, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İrfan ASLAN, Ordu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tarık YARILGAÇ, Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer UÇAR, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabri GÖKMEN, Kilis Yedi Aralık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail GÜVENÇ ve Siirt Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Galip BAKIR katıldı.

Açılış konuşmasını Sinop Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep BİRCAN’ın gerçekleştirdiği  toplantı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat MİRMAHMUTOĞULLARI’nın sunumu ile devam etti.

Bakanlık olarak gıda güvenliği ve güvenilirliği konularında yürüttükleri çalışmalara değinen MİRMAHMUTOĞULLARI, üniversitelerle bir araya gelerek bir sinerji oluşturmaya çalıştıklarını ve ülkenin potansiyelini harekete geçirmek için uğraştıklarını ifade etti.

MİRMAHMUTOĞULLARI konuşmasına şöyle devam etti: “Dünyada başta gıda olmak üzere enerji ve güvenlik alanlarında çok büyük bir rekabet ve mücadele söz konusu. Ülkemizde de müthiş bir biyolojik zenginlik var. Bu geniş çeşitliliğin korunması konusunda sorumluluğumuz çok büyük.  Biyoteknoloji alanında çok büyük yatırımlar yapan firmalar mevcut. Biz de bakanlık olarak buna istinaden biogüvenlik kanunu çıkarttık. Dünyanın 3 gen bankasından bir tanesi bakanlığımızca kuruldu. Global ısınma dolayısı ile kuraklık krizi etkisinin azaltılması için kanun çıkardık. Tarım işçisini destekleyerek köyden kente dönüşü, dolayısıyla da tarımda kalkınmayı yani ülke olarak kalkınmayı kendimize hedef belirledik ve hedeflerimiz doğrultusunda kararlılıkla çalışmalarımızı sürdürmeye devam ediyoruz.”

Paydaş çalışmalarla yeni çeşit ürünlerin geliştirilmesi için daha çok çaba sarf edilmesi gerektiğine de değinen Müsteşar MİRMAHMUTOĞULLARI, son yıllarda sürdürülen projeler ile tarımda dünyada 7. sıraya geldiğimizin bilgisini de verdi. Artık katma değeri artıracak, Anadolu’yu endüstrileştirecek çalışmalar yürütmemiz gerektiğine değinen Müsteşar MİRMAHMUTOĞULLARI, bu çalışma içerisinde muhakkak bilgi üreten kurumlarla iş birliği içinde olunması gerektiğinin de altını çizdi.

Ardından Sinop Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep BİRCAN “Su Ürünleri Fakültelerinin Tercih Edilmemesindeki Çıkmazlar” başlıklı bir sunum yaptı. Su Ürünleri alanında eğitim-öğretimin durma noktasına geldiğini ifade eden Rektör Prof. Dr. Recep BİRCAN, su ürünlerinin son iki yılda en hızlı büyüyen sektör olmasına rağmen su ürünleri mühendisliğinin meslek tanımı veya yetki yasası bulunmadığı için sıkıntılar yaşandığını belirtti.

Rektör Prof. Dr. Recep BİRCAN, alana dair yapılabilecekleri şöyle sıraladı:

1) Su Ürünleri Mühendisi Meslek Tanımının Yapılması

2) Su Ürünleri Mühendislerinin Yetkilendirilmesi

3) Kamuda Yeterli Sayıda İstihdam Oluşturulması

4)Özel Sektörde İstihdamı Artırıcı Yasal Düzenlemelerin Yapılması.

Toplantının devamında, konuk rektörler konuya ilişkin görüşlerini bildirirlerken taleplerini, sıkıntılarını ve ortak yürütülebilecek çalışmaları da dile getirdiler.

Toplantıda ayrıca, bakanlığın isminin temalaştırılması, staj imkânlarının mutlaka araştırma kurumlarında olması gerektiği, ziraat fakültelerinin durumu, iş birliği çalışmaları, tarım üniversiteleri kurulması, laboratuar ile araştırma ve uygulama imkânlarının yetersizliği, ortak kurumsal çalışmaların hızlandırılması, yeni fakülte açılmaması, müfredatın değiştirilmesi ve geliştirilmesi, öğretim üyelerinin rehavet hali ve proje üretmemeleri gibi konu başlıkları ele alındı.

Toplantıda ortak karar olarak, her üniversiteye her fakültenin, her fakülteye de her bölümün açılmaması gerektiği ve ihtiyaçlar ve imkânlar dâhilinde hareket edilmesinin uygun olduğu dile getirilirken önce kurum içerisinde sonrasında da kurumlar arasında “biz” olmayı başarabilmenin ve el birliği ile kalkınabilmenin önemine değinildi.

ODÜ BASIN