- Anasayfa
- Haberler

ODÜ’de “Oryantalizmin Tarih ve Toplum Mühendisliği” Konferansı Düzenlendi
23.11.2012 Ordu Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi tarafından düzenlenen ve Süleyman Demirel Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Menderes COŞKUN tarafından verilen, “Oryantalizmin Tarih ve Toplum Mühendisliği” konulu konferans Atatürk Kültür Merkezi’nde yapıldı. ODÜ’lü öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği konferansa Ordu Vali Yardımcısı Niyazi ERTEN, Ordu Belediye Başkan Yardımcısı Özer KARADAĞ, ODÜ Rektörü Prof.Dr. Tarık YARILGAÇ, ODÜ Rektör Yardımcısı Nuri YILMAZ, ODÜ Genel Sekreteri Metin KARAKUŞ, dekanlar ve diğer öğretim elemanları yer aldı. Kısa özgeçmişinin okunmasından ardından kürsüye çıkan Süleyman Demirel Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Menderes COŞKUN; Oryantalizmi aktardığı konuşmasında: “Kelime anlamı olarak Oryantalizm, Osmanlı topraklarında yüzlerce okul açarak, yerli sömürge siyasetçisi, sömürge aydını, yazarı, romancısı, gazetecisi, bilim adamı vs. yetiştirme projesidir. Çaresiz ve abluka altındaki Sultan Abdülaziz’in söylediği gibi, vezir mason Âlî Paşa gibileri “milletin başına belâ etme” faaliyetidir. Daha somut ifade etmek gerekirse Oryantalizm, 16 yaşına kadar dindar olan Yahya Kemal’i 19 yaşlarında kendi milliyetinden ve dininden nefret ettirip Paris’e gönderen, Namık Kemal’in torunu Selma Ekrem’i “özgürce şapka giymek” için Amerika’ya iltica ettiren, Tevfik Fikret’in oğlunu Protestan rahip yapan, Ahmet Cevdet Paşa’nın torunu İsmet’i Katolik rahibe yapan, Reşid Paşa, Ali Paşa ve binlercesini mason veya dinsiz yapan, kısacası Osmanlı havas tabakasını medenilik ve bilimsellik kavramlarıyla dejenere eden entelektüel, sanatsal, bilimsel, kültürel çalışmalar bütünüdür.Müslüman toplumları İslâm’dan uzaklaştırmak, dinsizleştirmek ve tarihi köklerinden nefret ettirmek için Batılı milletlerin ortaklaşa yürüttükleri dini, siyasi, bilimsel, sanatsal faaliyetlerin genel adıdır. Oryantalizm, Yeseviler, Buhariler, Nakşibendîler, Şeyh Şamiller yetiştiren Asya’daki Müslüman Türk topluluklarını “mankurt”laştırma hareketidir,” diyerek tanımladı. Prof.Dr. Menderes COŞKUN, konuşmasında Orjantalizm akımını: "İstanbul toplumu 19. asırda, aydınıyla, askeriyle, siyasetçisiyle, bilim adamıyla, hatta bazı din adamı ve şeyhleriyle Müslümanlıktan Frenkliğe doğru müthiş bir değişim geçirmiştir. Bu değişimi en çarpıcı anlatanlardan birisi İtalyan yazar Edmondo De Amicis’tir. Onun tasvirlerine göre İstanbul’da her gün bir eski Türk ölmekte, bir inkılâpçı Türk doğmaktadır. Ahlak bakımından yeni Türk eski Türkün yerini tutamamaktadır. Cemil Meriç şöyle der: Filozof Rıza Tevfik camiyi dışarıdan, pencereden seyreder, ondan sonra gelenlerin ise caminin varlığından bile haberi yoktur. Bilgi ağlarına hâkim olanlar, zihinlere de hakim olurlar. Bilgi ağlarına Frenkler ve Frenkmeşrep aydınlar hâkimdir. Oryantalizmle etkin mücadele için ciddi bilimsel çalışmalara ihtiyacımız vardır. 19. asırda Müslüman Türk evladını kendi ecdadına, kendi devlet ve milletine karşı hainleştiren, dinsizleştiren, masonlaştıran unsurları tespit etmeliyiz. Meselâ 19. Asırda yabancıların Osmanlı topraklarında açtığı yüzlerce okulun, mürebbiyelerin, siyaset adamlarının, bilim adamlarının, romancıların, ressamların, gazetecilerin, özel öğretmenlerin, “medenilik” maskesiyle Müslüman Türk çocuklarını nasıl dinsizleştirdiği ve bohemleştirdiği konusu oldukça ayrıntılı bir şekilde çalışılmalıdır. Şu devlet adamı mason, şu şair ateist, şu edip rahip oldu demenin bir anlamı yoktur. Müslüman bir kişinin meselâ Ahmet Cevdet’in torununun Hıristiyanlaşma sürecini tafsilatlı bir şekilde ortaya koymak önemlidir. Oryantalizmin mağdurları veya temsilcileri tarafından yapılan bilimsel, sanatsal vs. faaliyetlerin çerçevesini görmeye başladığımız zaman misyonerlik ve oryantalizm işlevsizleşecektir. Tanzimat’tan Cumhuriyete kadar Türklerin dejenerasyon tarihi ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmalıdır. Bilimsel olsun sanatsal olsun Türk insanını ahlâksızlaştıran ve kimliksizleştiren, Cemil Meriç’in ifadesiyle onları “toz yığını” hâline getiren her türlü faaliyet mercek altına alınmalıdır. 18. asırdan itibaren yazma eser kütüphanelerinde ve arşivlerde oryantalistler cirit atmaktadırlar ve yerli ve yabancı oryantalistler, Arapça, Farsça, Osmanlı Türkçesi, İslam tarihi, tefsir, aruz, nazım ve inşa dersi almışlar ve bu bilgileriyle, İslam büyükleri adına tarihi (!) eser üretme işine girişmişlerdir. Meselâ, iyi bir İslam, teoloji, Arapça ve Aramice eğitimi alan Goldzier gibi bir oryantalist, Kur’an’ı tahrif etmek, onun İlahi bir kitap olmadığını kendince ispat etmek için yazma eser kaleme almıştır. Bu yazmaları Yemen’deki bir camiye bırakmıştır. Bu yazmalar (parşömenler) 1970’li yıllarda ilgili caminin restorasyonu sırasında işçiler tarafından bulunmuştur. Maalesef İslam âleminde bu tarihi (!) parşömenlerin sahih olup olmadığını inceleyebilecek Müslüman bir bilim adamı bulunamamıştır... Ve entelektüel bir sahtekârlıkla vücuda getirilen bu güya Kur’an yazmalarını inceleme görevi, Alman bilim adamı Puin’e verilmiştir. Puin uzun süren bilimsel (!) çalışmaları sonucunda, Oryantalizmin sık sık dile getirdiği tezi, yani Kur’an’ın alıntı ve çalıntı olduğu hususunu destekleyen sonuçlara ulaşmıştır. Batılılar, İslam ve Osmanlı aleyhinde verdikleri hükümleri veya tezlerini destekleyen tarihi kaynaklar üretmişlerdir. Batılılar kendi lehlerine olan bu çok çarpıcı sahte Kuran yazması ile ilgili bilimsel (!) bulgularını, sadece belli çevrelere sunmuşlar, böylece Batıda ve Doğu’da İslam ve Kur’an çalışan veya İslâm’a ilgi duyan kişileri aldatmayı hedeflemişlerdir. Hâlbuki Müslümanlar tarafından yapılacak iyi bir mürekkep tenkidi sonucunda bu sahte yazmanın 18. asırda kaleme alınıp 8. asırda yazılmış gibi gösterildiği ortaya çıkacaktır. Kuran’a saldırılar eskidir; Müseyleme’ye kadar dayanır ancak her saldırı tarzının bir dönemi, bir zihniyet alt yapısı vardır. Mehmet Akif’in Kastamonu’daki Milli Mücadele vaazında söylediği gibi müsteşrikler, kendi toplumlarını asırlardır İslam ve Müslümanlar aleyhine zehirlemişlerdir. Yukarıda bahsi geçen Kuran (!) parşömenleri, sahtekâr dededen, sahtekâr toruna intikal eden bilimsel bir misyonerlik çalışmasıdır. Bu çalışmanın sonuçları, sadece belli çevrelere sunulmuştur. 20. asırdan itibaren yazma eser kütüphanelerinde rastladığımız bazı yazma eserler, Türk toplumunun İslam büyükleri ve Osmanlıyla ilgili kanaatlerini değiştirmeye başlamıştır. Sonuç olarak, kütüphanelerimize bırakılan ve atalarımızı ölçüsüz bir şekilde aşağılan sahte yazma eserleri sahihlik tenkidine tabi tutacak uzmanlara ihtiyacımız vardır. Mevcut eğitim sistemi ve müfredat, İslâm dünyasının ihtiyaç duyduğu bu uzmanları yetiştirecek durumda değildir," diyerek özetledi. Konferansın ardından dinleyiciler tarafından merak edilen soruları yanıtlayan Prof.Dr. Menderes COŞKUN’a, “Oryantalizmin Tarih ve Toplum Mühendisliği” konuşmasından dolayı ODÜ Rektörü Prof.Dr. Tarık YARILGAÇ teşekkür belgesi ve ODÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Ahmet Ali BAYHAN da çiçek takdim etti. ODÜ BASIN
|
- 2’nci Uluslararası Hemşirelik Çalışmaları Kongresi’nin Açılış Programı Gerçekleştirildi
- Çağ Üniversitesi Rektörü Koç’tan, Rektör Baş’a Ziyaret
- 25’inci Ulusal Anatomi Kongresi Üniversitemiz Ev Sahipliğinde Gerçekleştirildi
- Üniversitemiz Avrupa Yolunda: Mavi Diploma Verme Hakkı Kazandı
- Ankara Üniversitesi Rektörü Ünüvar’dan Rektör Baş’a Ziyaret
- Samsun Üniversitesi Rektörü Aydın’dan Rektör Baş’a Ziyaret
- Üniversitemiz Aile Sağlığı Merkezi Yeni Binasının Yapımına Başlandı
- Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Yıldız’dan Rektör Baş’a Ziyaret